ŞİRKETLERİN KURUMSALLAŞMASINA YÖNELİK İLKELER
Av.Dr.Serdar TAHTAKIRAN (07.06.2012) tarihinde yazdı
Yeni Türk Ticaret Kanununda, şirketlerin kurumsal yönetimine ilişkin birçok düzenleme yer almıştır. Dünyada ve Avrupa Birliğinde Ticaret Hukukuna hakim olan ilkelere baktığımızda, şirketlerin şeffaf ve adil yönetilmesinin, yönetimlerin hesap sorulabilir ve denetlenebilir olmasının amaçlandığı görülecektir. Bu şekilde şirketlerin oluşmasında amaçlanan toplumsal yarar gerçekleşebilecektir.
Yeni Ticaret Kanunumuzda da yer alan yeni hükümlerle, şirketler belirli kişilerin veya bir ailenin istediği gibi yönettiği bir yapı olmaktan kurtulacaktır. Bu yolla iki önemli hedefe ulaşılacağını düşünüyorum. Birincisi şirketlerin belirli kişiler tarafından yönetilerek, bu kişilerin yanlış kararları sonucu yok olması engellenecektir. Bu yolla şirketin diğer ortakları, çalışanları, alacaklıları ve toplumsal kaynaklar korunmuş olacaktır. İkinci olarak, yönetime hakim olabilecek kötü niyetli kişilerin, muhasebe kayıtlarını ve denetim raporların kendi çıkarlarına yönelik ve gerçeğe aykırı olarak düzenlemesi engellenecektir. Bunun sonucu olarak da şirketlere karşı toplumun güven duyması sağlanacaktır.
Bu düzenlemeler sonucu, şirketler daha şeffaf ve denetlenebilecektir. Şeffaf, denetlenebilir şirketler ve hesap sorulabilir yönetimler sayesinde daha adil ve etik bir ticaret ortamı oluşacağı kanısındayız. Yeni Türk Ticaret Kanunumuzda, şirketlerin kurumsal yönetimine yönelik düzenlemelerin önemlilerini şöyle sıralayabiliriz:
- Halka açık şirketlere ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu ile zorunlu olan düzenlemelerin bir çoğu, halka açık olmayan şirketlerde uygulanması sağlanmıştır. Bu düzenlemelere örnek olarak şunları verebiliriz: Belirlenecek muhasebe ve denetim standartlarına uyulması, internet üzerinde sayfa oluşturulması ve ilan yapılması. Bunların yanında zorunlu olmayan bazı düzenlemeler de halka açık olmayan diğer şirketler için uygulanabilir hale getirilmiştir, örnekleri şunlardır: Profesyonel yönetici atayabilme, yönetim kurulu üyelerinin şirkete verebilecekleri zararlara karşı sigorta yaptırmak, yönetim kurulu üyelerinin üniversite mezunu olması.
- Büyük şirketlerdeki azınlık (azlık) hisselerine sahip olan paydaşların hakları genişletilmiştir. Azlık hissesi sahibi paydaşların; aktif bilgi alma hakkı, genel kurulda hesap sormak için gündeme bağlılık ilkesinden ayrık tutulabilmesi, özel denetçi atanmasını mahkemeden isteme hakkı, kararların iptalini isteme ve sorumluluk davası açabilme hakları getirilmiş ve güçlendirilmiştir.
- Sermayenin 1/10 (halka açık şirketlerde 1/20) pay sahiplerine, haklı sebep varlığı halinde mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini isteme hakkı verilmiştir. Ancak, kalan paydaşlara, dava açan paydaşların paylarını almak yoluyla şirketten çıkarma hakkı da getirilmiştir.
- Paydaş olmayan kişilerin de şirket yönetim kurulu üyesi olması sağlanmıştır. Böylelikle şirketlerin sadece paydaşla tarafından yönetilmesi zorunluluğu kaldırılmış, dışarıdan profesyonel yöneticiler tarafından yönetilmesine imkan sağlanmış olmaktadır.
- Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin, sorumluluk davalarıyla sorumlu tutulmaları kolaylaştırılmıştır. Bu yolla yöneticilerin şirket ve şirket ortaklarının menfaatlerine yönelik olarak daha dikkatli ve sağlıklı kararlar vermesi sağlanmaya çalışılmıştır.
- Yönetim kurulu toplantılarının elektronik ortamda yapılmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler özellikle yabancı sermayeli şirketlerin yönetimi için önemli bir yeniliktir.
- Denetçinin gerekli görmesi ve durumu yönetim kuruluna bildirmesi halinde “Risklerin Erken Teşhis Komitesi” kurulmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu komite, iki ayda bir yönetim kuruluna rapor vererek, şirketin karşılaşması muhtemel riskler ve tehditler konusunda uyarıda bulunur. Bu yolla, yönetim kurulu olası riskleri önceden fark edebilecek ve şirketin mal varlığını korumaya gayret edecektir.
- Tüm şirketler muhasebe kayıtlarını, Uluslararası Muhasebe Standartlarına uygun olarak tutacaktır. Bu düzenleme yoluyla şirketlerin doğru ve güvenilir bilgilerine ulaşılabilecektir. Farklı standartlara göre raporlama ortadan kalkacak ve tüm şirketler aynı standartlarda kayıt ve rapor hazırlayacaktır. Bunun sonucu olarak, paydaşlar, şirket çalışanları, müşteriler ve şirketten alacaklı olan kişiler, şirketin doğru bilanço bilgilerine ulaşabilecektir. Bu yolla şirketlere karşı güven oluşacaktır.
- Eski Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemeler sonucu denetim kurumu işlevsiz bir kurumdu. Yeni Kanunda bağımsız dış denetim getirilmiştir. Tüm sermaye şirketleri bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kurumları tarafından belirli aralıklarla denetlenecektir. Bağımsız denetçilerin kendileri ve bağımsız denetim kurumlarının ortakları YMM veya SMMM olmak zorundadır. Bağımsız denetim yapan kişi ve kurumların gerçeği aykırı rapor düzenlemesi halinde ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
- Bazı hallerde paydaşlar, özel denetim isteyebilecektir. Genel kurulun bu talebi reddetmesi halinde özel denetim mahkeme yoluyla yaptırılabilecektir.
Yeni Kanundaki bu düzenlemeler, halka açık olmayan şirketlerin de borsada işlem gören şirketler gibi kurumsal standartlarda yönetilmesi ve bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi, tüm şirketlerin toplumun güvenini kazanmasını sağlayacaktır. Artık bir şirketin muhasebe kaydını, bilançosunu veya denetim raporunu gören kişi bu belgedeki bilgilerin doğruluğuna ilişkin eskiye oranla daha fazla güven duyabilecektir.
Sitemizdeki tüm yazı ve makalelerin telif hakları tarafımıza ait olup, kaynak ve site adresimiz belirtilerek kullanılabilir.
Bu yazıyı paylaş