BATIK ŞİRKET YÖNETİCİSİNİN SORUMLULUĞU

Av.Dr.Serdar TAHTAKIRAN (23.05.2012) tarihinde yazdı

 

            Ticaret Kanunu, anonim ve limited şirketlerde sermayenin korunması ilkesine önem vermektedir. Bu nedenle de şirketlerin yönetimlerine (AŞ yönetim kurulu ve LTD şirket müdürü) görevler ve sorumluluklar yüklemiştir. Ancak bu sorumluluklar pek bilinmediği için, borca batık haldeki şirketlerin yöneticileri rahat davranmakta ve piyasadaki bir çok iyiniyetli firmaya zarar vermektedirler.

            Yeni TTK’ya göre; A.Ş. yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görevlerinden biri; “borca batık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunması.” görevidir (TTK.M.375/g).

            Kanuna göre; yönetim kurulu, son yıllık bilançodan, sermayenin (ve kanuni yedek akçeler toplamının) yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığını gördüğünde genel kurulu hemen toplantıya çağırmak ve genel kurula iyileştirici önlemleri önermek zorundadır. Sermayenin (ve yedek akçelerin toplamının) üçte ikisinin zarar nedeniyle yitirilmesi halinde, yönetim kurulu genel kurulu hemen toplantıya çağırır, fakat bu durumda genel kurul ya sermayenin 1/3 ü ile yetinmeye veya sermayenin tamamlanmasına karar vermek zorundadır. Aksi halde şirket kendiliğinden sona erer.

AŞ’nin borca batık olması halinde karşılaşılacak en önemli durum ise şudur: Şirketin borca batık olduğuna ilişkin işaretler varsa, yönetim kurulu iki tür bilanço hazırlar. Bu bilançolardan biri devamlılık esasına göre ara bilanço, biri de satış fiyatları üzerinden ara bilançodur. Bu bilançoları denetçiye sunar, denetçi de önerilerini bir rapor halinde tekrar yönetim kuruluna sunar. Denetçinin raporundan, aktiflerin şirket borçlarını karşılayamayacak durumda olduğunun anlaşılması halinde, yönetim kurulu, bu durumu Asliye Ticaret Mahkemesine bildirmek ve şirketin iflasını istemek zorundadır.

            Limited şirketlerde ise, şirket müdürünün devredemeyeceği ve vazgeçemeyeceği yetkileri arasında şirketin borca batık olması halinde bunun mahkemeye bildirilmesi” bulunmaktadır.

            Türk Ceza Kanununa göre; mal varlığını hileli tasarruflarla eksilten kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmesi halinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Şu hallerde hileli iflasın varlığı kabul edilmektedir:

Türk Ceza Kanunuda, hileli iflas suçundan başka bir de “taksirli iflas” suçu düzenlenmiştir. Ceza Kanununa göre, tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle iflasa sebep olan kişi, iflas kararı verilmiş olması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılır.

      Ceza Kanununda düzenlenmiş olan “hileli iflas” ve “taksirli iflas” suçlarının, gerekli özeni göstermeyerek şirketin iflasına neden olan yönetim kurulu üyeleri ve müdürlerine uygulanabileceğine şüphe yoktur. Ancak, iş hayatında bu Kanun hükümlerinin yeterince bilinmemesi sonucu; kötü niyetle mallarını kaçırmış olan şirket yetkililerinin Cumhuriyet Savcılığına şikayet edildiğine pek rastlamamaktayız. Alacaklılar gördükleri zarara katlanmakta, sorumluları vicdanlarına havale etmektedirler. Haklarımızı ve sorumluluklarımızı iyi bilmemiz ve haklarımızı aramamız dileğiyle.

 

 

Sitemizdeki tüm yazı ve makalelerin telif hakları tarafımıza ait olup, kaynak ve site adresimiz belirtilerek kullanılabilir.

Bu yazıyı paylaş