YENİ TÜRK BORÇLAR KANUNU’NA GÖRE İŞÇİNİN REKABET YASAĞI

Av.Dr.Serdar TAHTAKIRAN (07.06.2011) tarihinde yazdı

 

Bir işyerinde çalışan işçinin, başka bir işyerine transfer olması halinde, önceki işverenin know-how ve müşteri bilgisini yeni işyerinde kullanmasını önlemek amacıyla, iş sözleşmesine konulan ve iş sözleşmesi sona erdiğinde geçerli olacak olan rekabet etmeme şartına rekabet yasağı denir. Rekabet yasağı; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK), şu anda yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununa (BK) genelde benzer düzenlemeler içerse de bazı önemli noktalarda farklıklar getirmiştir. Türk Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ile aynı günde yürürlüğe girecek olmasına karşılık, günlük ticaret hayatını, Ticaret Kanunundan daha geniş alanda etkili olan çok önemli bir temel kanundur.

                TBK m.444’e göre; fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra her hangi bir biçimde rekabet etmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Maddede rekabet sayılabilecek hallerin bazıları, “özellikle” diye başlayarak belirtilmiştir. Kanun, işçinin özellikle; kendi hesabına rakip bir işletme açmasını, başka bir rakip işletmede çalışmasını veya bu haller dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisinde bulunmasını rekabet etmek olarak kabul edileceğini belirtmiştir. Maddenin devamında, rekabet yasağı kaydının, ancak bazı şartların varlığı halinde geçerli olabileceğine hükmedilmiştir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda da bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacaktır. Bilindiği gibi, rekabet yasağına ilişkin anlaşmaların yapılmasının amacı; bir işyerinde çalışan işçinin, aynı sektörde başka bir işverene transfer olması ve işyeri bilgileri ile müşteri bilgilerini yeni işyerinde kullanmasını önlemektir ve kanunun getirdiği düzenlemeye göre, rekabet etmeme borcu doğuran kaydın geçerli olabilmesi için en önemli koşul; işçinin rekabetinin işveren için önemli bir zarar doğuracak nitelikte olmasıdır.

                Rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin geçerli şekilde yapılabilmesi için sözleşmede bulunması gereken şartlar 445. maddede belirtilmiştir. Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve bunlarla birlikte rekabet yasağı, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Özel durum ve koşulların kapsamı, zaman içinde yargı tarafından önüne gelen uyuşmazlıklarda belirlenecektir. Bununla birlikte, yeni TBK’ya göre hakim, rekabet yasağını aşırı nitelikte bulursa, durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek suretiyle ve işverenin bir karşı edim yüklenip yüklenmediğini de dikkate alarak, rekabet yasağının kapsamını veya süresini sınırlayabilecektir (m.445/2). Bu hükümle, rekabet yasağının kapsamını ve süresi her somut uyuşmazlıkta hakim tarafından denetlenebilecektir.

                Rekabet yasağına aykırı davranın işçi, işverenin bu nedenle uğradığı zararı gidermekle yükümlü olacaktır. Rekabet yasağı sözleşmesinde bir cezai şart belirlenmiş ise ve sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, işçi öngörülen cezai şart miktarını ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir. Ancak işçi bu cezai şart miktarını aşan zararı gidermek zorundadır (m.446/1,2).

                Ayrıca işveren, rekabet yasağına ilişkin sözleşmede açıkça belirtmesi koşuluyla, işçinin rekabet yasağına aykırı davranışlarına son verilmesini yargıdan isteyebilir. Bu nitelikte bir başvuru yapabilmesi için; işverenin tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin rekabet yasağına aykırı davranışlarının niteliğinin, rekabet yasağına aykırı davranışa son verilmesine karar verilmesini haklı gösteriyor olması gereklidir (m.446/3). Bu maddedeki düzenleme de yeni bir düzenlemedir ve işçinin işten ayrıldıktan sonra, rekabet yasağına aykırı faaliyetler göstermesi halinde bu faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararı alınabilmesine imkan vermektedir.

                Kanun son olarak da rekabet yasağını sona erdiren halleri düzenlemiştir (m.447). Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi halendi sona erer. Bu ifadedeki “gerçek bir yarar” ve “belirlenmesi halinde” sözlerinin gerekli olmadığı ortadadır. Burada anlatılmak istenen; rekabet yasağının, işverene bir yararının bulunmaması halinde sona ereceğidir. Tabi bu konudaki takdiri yargı kullanacaktır. Bunun dışında, rekabet yasağına ilişkin sözleşme iki halde sona erecektir: Bu haller; iş sözleşmesinin işveren tarafından “haklı sebep” olmaksızın feshedilmesi ve işçi tarafından işverene yüklenebilecek bir nedenle feshedilmesi halleridir.

                Aslında birçok detayı içinde barındıran ve bazı noktalarda da uygun olmayan düzenlemeler içeren bir konuyu, kısıtlı bir çerçevede bu şekilde özetlemiş olduk.

Sağlık ve mutluluklar dilerim. 

 

 

Sitemizdeki tüm yazı ve makalelerin telif hakları tarafımıza ait olup, kaynak ve site adresimiz belirtilerek kullanılabilir.

Bu yazıyı paylaş